TİHEK'ten Ceza İnfaz Kurumunda Kötü Muamele Yasağının İhlali Kararı

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu tarafından verilen ihlal kararının özeti şu şekildedir:

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. maddesi ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 17. maddesi uyarınca, işkence ve kötü muamele yasağı temel bir insan hakkıdır. Bu yasağın amacı, devletin alıkonulan kişilere işkence, insanlık dışı veya onur kırıcı muamele yapmasını engellemektir. Devletin bu konuda hem negatif (kişileri kötü muameleye tabi tutmama) hem de pozitif (kötü muameleyi önleme ve etkili soruşturma yürütme) yükümlülükleri bulunmaktadır.

Bir eylemin kötü muamele olarak nitelendirilebilmesi için, belirli bir ağırlık eşiğinin aşılması gerekmektedir. Bu eşik, mağdurun yaşı, cinsiyeti, sağlık durumu, muamelenin süresi ve fiziksel-ruhsal etkileri gibi unsurlar dikkate alınarak her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Somut olayda, başvuran, diğer mahpusların kendisine iftira attığını ve gerçeğe aykırı tutanaklarla disiplin cezaları aldığını, odasından çıkarılırken ters kelepçe takılarak darp edildiğini, ayrıca 26/6/2024 itibarıyla sorunları çözülene kadar süresiz açlık grevine başladığını iddia etmektedir.

Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü, başvuranın ve bazı mahpusların diğer mahpuslara şiddet uyguladığını, cezaevi düzenini bozduklarını ve tehditler savurduklarını ifade etmiştir. İntihar girişiminde bulunan bir mahpusa müdahale sırasında görevlilere saldırıldığı belirtilmiş, ardından başvuran ve diğer mahpuslar süngerli odada gözlem altına alınmıştır. Başvuran, iki ayrı disiplin cezası alarak toplamda 27 gün hücre cezasına çarptırılmıştır.

Başvuran, kendisine yöneltilen iddiaların diğer mahpuslar tarafından uydurulduğunu, önceden bilgilendirilmeden zorla odalarından çıkarıldıklarını ve cezaevi personelinin tahrik edici söylemlerine maruz kaldıklarını ifade etmektedir. Ayrıca, görüntülü görüşme kabininde ailesine haber vermek amacıyla bulunduğu sırada bir mahpusun intihar girişiminde bulunduğunu, müdahale sırasında ise cezaevi görevlilerinin copla darp edip kendisini sürüklediklerini ve süngerli odaya götürüldüğünü belirtmiştir.

Ceza infaz kurumlarında güvenliği sağlamak amacıyla fiziksel güce başvurulması belirli sınırlar içinde kabul edilebilir. Ancak, bu gücün yalnızca kaçınılmaz ve ölçülü olması durumunda kötü muamele kapsamında değerlendirilmediği kabul edilmektedir. Olayda kullanılan fiziksel gücün zorunlu ve kaçınılmaz olmadığı, aksine başvuran ve arkadaşlarını küçük düşürücü ve alçaltıcı bir etki yarattığı anlaşılmaktadır.

Süngerli oda, ajite (taşkın) davranışlar sergileyen mahpusların kendilerine ya da başkalarına zarar vermesini önlemek amacıyla kullanılan, duvar ve zeminleri yumuşak malzemeyle kaplı, tek kişilik olarak tasarlanmış özel gözlem odalarıdır. Bu odalar, mahpusun sakinleşmesini sağlamak amacıyla kısa süreli olarak kullanılmalıdır.

Somut olayda ise süngerli odalara ikişerli gruplar hâlinde yerleştirme yapıldığı, bu nedenle odanın kullanım amacına aykırı davranıldığı görülmektedir. Ayrıca, başvuranın ve bir arkadaşının ajite davranışlar sergilediği izlenmiş olsa da diğer iki mahpusun sakin olduğu ve buna rağmen ters kelepçeli şekilde odada tutuldukları tespit edilmiştir. Bu durum, söz konusu kişilere uygulanan tedbirin orantılı ve gerekçeli olmadığını göstermektedir.

Sonuç olarak, başvuran ve arkadaşlarının ters kelepçeli, çıplak ayaklı ve başları öne eğik şekilde süngerli odaya götürülmeleri ve bu odalarda birlikte tutulmaları, somut olayın koşulları dikkate alındığında zorunlu ve makul bir müdahale olarak değerlendirilememiştir. Bu durum, kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ortaya koymaktadır. Kararın tamamına ulaşmak için: https://www.tihek.gov.tr/public/images/kararlar/0rdzwt.pdf

Lawyer portrait photo

Passus

Öğretici blog yazıları için bizimle iletişime geçin!

passuslawblog@gmail.com

Lawyer portrait photo
Lawyer portrait photo

Passus

Öğretici blog yazıları için bizimle iletişime geçin!