Anayasa Mahkemesi, Seri Muhakemede “Şüpheliye Ulaşılamaması” İbaresini İptal Etti

A.Giriş – Anlam ve Kapsam

Seri muhakeme usulü, ceza yargılamasında alternatif bir çözüm yolu olarak ilk kez 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinin 7188 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenmesi sonucunda kabul edilmiştir. Bu usul, yalnızca Kanun’da açıkça gösterilen suçlar bakımından uygulanabilen istisnai bir muhakeme yoludur. 7188 sayılı Kanun’un gerekçesinde de vurgulandığı üzere seri muhakeme, şüpheli ile savcılığın karşılıklı konumlandığı, mahkemenin ise hüküm ve denetim mercii olarak yer aldığı; usulün teklif edilmesinin şüpheli tarafından kabul edilmesine hukuki sonuç bağlayan bir yöntemdir (AYM, E.2024/66, K.2024/188, 5/11/2024, § 7).

Seri muhakemenin uygulanabilmesi, 5271 sayılı Kanun’da öngörülen belirli şartların gerçekleşmesine bağlıdır. Kanun’un 250. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, aynı fıkrada sayılan suçlar yönünden soruşturma sonunda kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde bu usulün uygulanabileceği düzenlenmiştir.

Soruşturma evresi Kanun’un 2. maddesi uyarınca suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen süreçtir. 160. madde uyarınca Cumhuriyet savcısı suç işlendiği izlenimi veren bir hâli öğrendiği anda maddi gerçeği araştırmak ve tüm delilleri toplamakla yükümlüdür. Seri muhakemeye tabi bir suç yönünden de savcının bu yükümlülüğü aynen geçerlidir.

Bu yapı gereği seri muhakeme usulü yalnızca soruşturma evresinin sonunda, kamu davası açılması için gerekli “yeterli şüphe” elde edildiğinde uygulanabilir. Eğer yeterli şüphe oluşmamışsa, seri muhakeme teklif edilmeden “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verilmesi gerekir.

Maddeye göre savcılık veya kolluk şüpheliyi seri muhakeme hakkında bilgilendirir ve savcı bu usulü şüpheliye teklif eder. Müdafi huzurunda kabul edilmesi hâlinde usul işler. Ancak maddede, şüphelinin teklife nasıl davet edileceğine ilişkin özel bir düzenleme yer almamıştır. Maddede m.250/15 gereği usule ilişkin detayların Yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

Bu doğrultuda yayımlanan Ceza Muhakemesinde Seri Muhakeme Yönetmeliği’nin 9. maddesi davet usulünü düzenlemiş; telefon, e-posta gibi iletişim araçlarının davet için yeterli olduğu, Tebligat Kanunu’na göre zorunlu bir tebligat yapılması gerekmediği açıkça belirtilmiştir. Yönetmelik, şüphelinin mazeretsiz icabet etmemesi veya mevcut adresinde bulunmaması hâlinde soruşturmanın genel hükümlere göre yürütüleceğini de belirtmiştir.

Yargıtay uygulaması da bu çizgidedir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi, seri muhakeme teklifinin Yönetmelik’te belirtilen herhangi bir yöntemle yapılabileceğini kabul etmiş; Tebligat Kanunu’na uygun resmi tebligat yapılmasının zorunlu olmadığını birçok kararında vurgulamıştır.

5271 sayılı Kanun’un 250. maddesinin (4)–(7) arasındaki fıkralarında ise bu usulde yaptırımın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin teknik hükümler yer alır. Savcı, TCK m.61’e göre temel cezayı belirler, zincirleme suç hükümlerini uygular, ardından yarı oranında indirim yapar. Belirlenen hapis cezası şartları varsa seçenek yaptırıma çevrilebilir, ertelenebilir veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu olabilir.

Maddenin (8) ila (14) arasındaki hükümler seri muhakemenin uygulanma biçimini detaylandırır. Savcı, usulün uygulanmasını mahkemeden yazılı olarak talep eder; mahkeme talebi inceler, şüpheliyi müdafii huzurunda dinler ve talebe uygun biçimde hüküm kurar veya talebi reddederek soruşturmanın genel hükümlere göre sürdürülmesi için dosyayı savcılığa gönderir.

Maddenin (11)–(13) arasındaki fıkralar, usulün uygulanamayacağı hâlleri düzenleyen istisnalardır. Suçun iştirak hâlinde işlenmesi ve taraflardan birinin kabul etmemesi, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı gibi durumlarda veya suçun seri muhakemeye tabi olmayan başka bir suçla birlikte işlenmesi hâlinde usul uygulanmaz.

İptal davasına konu olan düzenleme, 250. maddenin (13) numaralı fıkrasında yer alan “…ya da başka bir nedenle şüpheliye ulaşılamaması…” ibaresidir. Bu hüküm uyarınca şüpheliye herhangi bir nedenle ulaşılamadığında seri muhakeme uygulanmayacak, soruşturma genel hükümlere göre sonuçlandırılacaktır.

B. İtirazın Gerekçesi — Devamı (AYM’nin İptal Gerekçesinin Özeti)

Başvuru kararında ileri sürülen bu iddialar çerçevesinde Anayasa Mahkemesi, şüpheliye “seri muhakeme teklifine yönelik davet”in nasıl yapılacağına ilişkin kanuni çerçevenin yeterince güvence içermediğini, özellikle de:

  • 5271 sayılı Kanun’da davetin yönteminin açıkça düzenlenmemesi nedeniyle savcılığın her türlü vasıta ile ulaşmaya çalışıp ulaşamadığını tutanakla belirlemesi halinde seri muhakemenin hiç işletilememesinin,

  • Şüphelinin cezada yarı oranında indirim sağlayan bir usulden haberdar edilmeden mahrum bırakılmasına,

  • Bu konuda düzenlenecek tutanağın mahkemece denetlenmesine imkân tanınmamasına,

  • Şüphelinin, tutanağın yanlış olduğunu veya ulaşılabilir olduğunu ileri sürebileceği hiçbir etkili başvuru yolunun bulunmamasına,

  • Bu nedenle ortaya çıkan dezavantajın dengeleyici herhangi bir mekanizma ile karşılanmamasına neden olduğunu tespit etmiştir.

Mahkeme, bu durumun ölçülülük ilkesinin orantılılık alt ilkesiyle bağdaşmadığını, şüpheliye “katlanamayacağı bir külfet” yüklediğini ve bu yönüyle kuralın hukuk devleti ilkesine (Anayasa m. 2) aykırı olduğunu belirterek iptal kararı vermiştir.

(AYM, E.2025/51, K.2025/184, 10/09/2025, § …)

Lawyer portrait photo

Passus

Öğretici blog yazıları için bizimle iletişime geçin!

passuslawblog@gmail.com

Lawyer portrait photo
Lawyer portrait photo

Passus

Öğretici blog yazıları için bizimle iletişime geçin!

passuslawblog@gmail.com