Feb 12, 2025

Yazılımların Korunması

Feb 12, 2025

Yazılımların Korunması

ÖZET

Yazılım, tüm belgeleri ve programları çalıştıran programlama dilleri olarak tanımlanır. Fikri Mülkiyet, fikirler ve sanat eserleri üzerindeki fikri haklar ve sınai eserler üzerindeki haklarla ilgilenen bir hukuk dalıdır. Telif hakkı yasası ve patent yasası farklı koruma türleri sağlar. Telif hakkı koruması, Çalışmanın kalbindeki fikri korurken, patent fikrin sonundaki çalışmayı korur. Dünyanın bazı ülkelerinde yazılım, program ve kodlar buluş olarak kabul edilmekte ve patent ile korunmakta, Türkiye'de ve diğer birçok ülkede telif hakları ile korunmaktadır. Bu çalışmada öncelikle yazılım ve fikri mülkiyet hakları hakkında bilgi verilmiş, daha sonra yazılımın hukuki incelemesinde kullanılan akış şeması, algoritma, kaynak kodu, nesne kodu gibi terimler açıklanmıştır. Yazılım'ın korunması için kullanılan yöntemler Patent hukuku, Telif hakkı, Ticari sır alt başlıklarında incelenmiştir. Ek olarak, telif hakkının neden genellikle yazılımı korumak için kullanıldığına kısaca değinilmiş, yapılan araştırmalar sonucunda edinilen bilgiler ışığında Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Türkiye'de yazılım hukukunda fikri mülkiyet korumasının gelişiminden bahsedilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Fikri Mülkiyet Hukuku, Bilgisayar Programları, Yazılım, Telif Hakkı, Patent Hukuku, Koruma

 

A.     GİRİŞ

Bilgisayar programları, fikri mülkiyetin gerçek bir biçimi olan ve entelektüel emek tarafından ortaya atılan zihnin bir ürünüdür. Bu durumda, bahsi geçen bu fikri eserin ve bu eserden kaynaklanan fikri ürünlerin korunmasında hukukun rolü ne olacaktır? Ortaya çıkan hukuki sorunlardan en önemlisi programların korunması olmuştur. Bilgisayar yazılımı yasası, fikri mülkiyet ile korunan diğer birçok fikri yaratımdan farklıdır. Yazılımın farklı yönleriyle ilgili yasalar, patent, telif hakkı ve ticari sır yasalarıyla korumaya tabidir. Her türlü korumanın mevcut yasalar kapsamında avantajları ve dezavantajları vardır. Bilgisayar programlarının fikri mülkiyet hakları kapsamında korunmasını değerlendiren ilk çalışmalar 1970'li yıllarda Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya çıkmıştır. Amerika'dan sonra 1980'li yıllarda Avrupa'da başlayan bu kanun yapma sürecinin Türkiye'de oluşumu 1990'lı yıllarda gerçekleşmiştir.

 

B.     TELİF HAKKI KAVRAMI

Telif hakkı ve sanayi gibi alan buluşlarının mülkiyetine ait haklar olarak alt gruplara ayrılabilen tüm haklara Fikri mülkiyet hakları denir.[1]  Telif hakları, eserin yaratılması ile doğar. Buluşun sahipliğinden doğan haklar belirli kayıtlara ve uygulamalara ihtiyaç duymaktadır. Fikri mülkiyet hakları soyut haklardır. Bu nedenle, onu somutlaştırmaya ihtiyaç vardır. Örneğin, telif hakları her ne kadar bir eserin yaratılması sonucunda ortaya çıksa da fikri bir beyan olmaksızın hak kapsamına alınamaz.

 

C.     DÜNYA FİKRİ MÜLKİYET ÖRGÜTÜ

Fikri mülkiyet haklarının korunması amacıyla 1970 yılında kurulan Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı'nın temelleri 18. Yüzyılda atılmıştır. Bu örgütün kuruluşu ve faaliyetine ihtiyacın doğması 18. Yüzyılda yapılan 2 büyük anlaşmaya dayanmaktadır. Bu anlaşmalar Bern konvansiyonu ve Paris konvansiyonudur. Kuruluş itibariyle Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü fikri mülkiyet haklarının korunması için evrensel kurallar oluşturmaya çalışmış, hala bu hususlar noktasında çalışmalar yürütmeye devam etmektedir. Fikri mülkiyet üzerine kurulan haklar ülkelerin kendilerine münhasır olup ülkeler tarafından cezai yaptırımlar uygulanmaktadır. Ancak dünyanın küreselleşmesinin bir sonucu olarak belirli bir yasalar çerçevesinin oluşturulması bir zorunluluk haline gelmiştir. Tıpkı AİHM gibi bir oluşum olarak ülkelerin fikri mülkiyet alanındaki yasaları ve koruma mekanizmalarının yeterliliğini denetlemektedir denilebilir. WIPO, kuruluşundan bu yana bu birleştiricilik ve denetim noktasındaki pozisyonu elinde tutmuştur. Gelişen teknoloji ile birlikte artan hak ihlalleri, 2006 yılı sonunda 180 ülkenin bu örgüte üye olmasına yol açmıştır.

 

D.    BERN KONVANSİYONU

1886 yılında İsviçre'nin Bern şehrinde imzalanan Bern sözleşmesi, telif haklarının korunmasına ilişkin uluslararası nitelikli bir antlaşmadır. Bu antlaşmadan önce ülkelerin kişisel telif hakkı yasalarına sahip olması nedeniyle, tam evrensel koruma sağlanamamıştır.  Örneğin, Fransızca bir metin Fransa'da korunabilirken, Birleşik Krallık 'ta savunmasızdı.[2] Bern sözleşmesi ile birlikte telif hakları konusunda uluslararası hukuk çerçeveleri oluşturulmaya başlanmıştır. Bern Konvansiyonu, Bilgisayar programları ile ilgili özel hükümler içermemektedir.

 

E.     PARIS KONVANSIYONU

1883 Yılında kabul edilen Paris Konvansiyonu birçok kez revize edilmiştir. Gelecek yıllarda oluşturulacak Bern konvansiyonunun temellerini oluşturan antlaşma metni telif haklarına dair önemli adımlar içerir. Taraf ülkeler sınai mülkiyetin korunması üzerine yoğunlaşmıştır. Sınai mülkiyetler faydalı modeller, fabrika ve ticaret markaları, sınai resim ve modeller gibi alt dallara ayrılarak özelleştirilmiştir.[3]

 

F.     TRIPS ANTLAŞMASI

Fikri mülkiyet haklarının ticari boyutunu ele alan antlaşma sonucunda ticaretle bağlı fikri mülkiyet hakları komisyonunu oluşmuştur. Trips antlaşması bilgisayar programlarının fikri mülkiyet kapsamına alınarak korunmasını düzenleyen ilk çok taraflı belge olması nedeniyle de oldukça önemlidir. [4]

 

G.    YAZILIM

Bir elektronik cihaza atfedilen görevin yerine getirilmesi için özel dillerle oluşturulan komutlar yazılım olarak adlandırılır. Aslında Yazılım bilgisayarın işlevsel haline gelmesini sağlayan program ve kodlamalar olarak tanımlanabilir . Dünya fikri mülkiyet teşkilatı yazılım ve bilgisayar programlarını bilgisayarın okuyabileceği şekilde ve ona belirli fonksiyonları yerine getirme yetisi kazandıran bir amaç ya da sonuca hizmet eden özel dillerle oluşturulmuş komutlar dizisi olarak tanımlamaktadır.[5]

 

H.    YAZILIM HUKUKU

Yazılımlar hayatımızın bir çok alanında bize kolaylık sağlamakla beraber son dönemlerde oldukça yoğun bir kullanım alanı bulmaktadır. Yazılımlar evrensel pazarda zaman içerisinde büyük bir paya sahip olmuştur. Hayatımız günden güne bilişimle daha fazla iç içe geçmekte ve suç oranları bu oranda artmaktadır. Yazılımlara yönelik yapılan sözleşmelerin ve mevcut programlamaların durumu göz önüne alındığında yazılım hukuku hak ihlali suçuna en açık hukuk dallarından biridir.[6]

1995 yılında Fikir ve sanat eserleri koruma kanunu alt başlığına alınan yazılımlar Yazılım hukuku için Türkiye'de bir özelleşme başlamasına neden olmuştur. Ancak ne yazık ki Yazılım hukukuna dair bu özelleşme ülkemizde tam anlamıyla yaşanamamış ayrıca birçok Avrupa ülkesine göre geç bir koruma düzeni oluşturulmuştur.1995 den bu güne süregelen süreçte ülkemizde yazılımların korunması fikir ve sanat eserleri korunması kapsamında değerlendirilir. Hak sahipleri sayılan yazılımcı ve ya telif hakkının sahibi olan tüzel kişilikler kanunda programlamaya dair kod, yazılım dili, algoritma gibi tüm ögelerin ayrı ayrı hak kapsamına alınmasıyla korunmaktadır. Bunun nedeni yazılıma dair sözleşmelerin bu derece ayrıntılı incelemelere tabi tutulmamalarının sonucunda yazılımların kopyalanması ya da izinsiz düzenlenmesinin önüne geçilemeyecek olmasıdır. Yazılımların hukuki incelemelerinde yapılan unsur ayrımları yazılımın temelindeki düşünce, program algoritması, akış şeması, kaynak kodu ve nesne kodu olarak sıralanabilir.

 

İ.       PROGRAM ALGORİTMASI

Algoritma terimi, ABD yüksek mahkemesi tarafından belirli bir sorunu çözmenin matematiğe dayalı yolu olarak tanımlanmıştır. Ancak Merill Lynch davasında algoritma terimine farklı bir bakış açısı ve tanım getirilmiştir. Mahkeme, algoritma teriminin bilgisayar biliminde ayrı bir anlam kazandığına karar verdi ve algoritmanın belirli bir bilgi girişinin yorumlanması veya etkinleştirilmesi için veri, donanım ve matematiksel ilkelerin bir kombinasyonu olduğuna karar verdi. Ayrıca, bilgisayar algoritması bir problemin çözümüne bağlı olmalıdır.[7] 

 

J.      AKIŞ ŞEMASI

Programın amacı ve teknik özellikleri belirlendikten sonra, programın akış şeması veya tablosu olarak adlandırılabilecek görsel bir görüntü oluşturulur. Bu, görsel problem çözme için tanım, analiz ve yöntem verilerinin sembolik açıklamalarını içerir. Terimin ayrıntılı bir tanımı Merill Lynch davasında verilmiş olup bir emsal haline gelmiştir.

 

K.     KAYNAK KODU

Amerikan adli makamları kaynak kodu, üst düzey insanlar tarafından okunabilen özel dillerde yazılmış bilgisayar programları olarak tanımlamıştır. Kaynak kodu, programcılar tarafından Python, C, C#, Java gibi programlama dillerinde yazılan komut dosyalarını ifade eder.  [8]

 

L.     OBJE KODU

Bunlar, yazılımı bilgisayarın kullanımına sunan kodlardır.  Nesne kodları ve Kaynak kodları fikri mülkiyet kanunu ile korunmaktadır.

 

M.   YAZILIMLARI KORUMA YOLLARI

 

a)      PATENT HAKKI

Patent, fikrin kendisini değil, fikri yürüten aracı veya süreci korur. Patentler, buluş ve/veya eser sahiplerine belirli haklar sağlar. Bu haklar eserin çoğaltılmaması, dağıtılmaması ve eserin sahibinden izin alınmadan satılamaması olarak sıralanabilir.[9]  Patentlerin korunma süresi 20 yıldan fazla değildir ve bu sürenin sonunda kamuya mal olacaktır. Patentler, korumanın yanı sıra patent sahiplerine de koruma sağlar. Patent sahibinin, fikrinin çalınması durumunda bunu ispat etme yükümlülüğü yoktur. Ancak Patent başvurusu yapılırken detaylı ve yeterli açıklamalar yapılmalıdır.  Patentler, bilimsel bir bakış açısıyla bilgi biriktirmeye yardımcı olur. Buna rağmen patentler, yazılımların hızlı gelişimine ayak uyduramayan oluşumlardır.[10]

 

b)      TELİF HAKKI

Telif hakkı bir fikrin kendisini korur. Telif hakkı, var olan belgenin yayımlanmış ve yayımlanmamış her bölümünü korur.[11]  Bu, yazılım için çok önemli bir avantajdır. Telif hakları, kişilerin bir işten para kazanmasına, eseri paylaşmasına vb. haklar verir. Birçok ülke yazılımı telif hakkı kapsamında korumuştur.

 

c)      TİCARİ SIR

Yazılım ve eserlerin kullanımına ve kötüye kullanımına karşı koruma sağlayan bu oluşum, esere ait sırların açığa çıkmasını engeller.  Ticari sırlar herhangi bir zaman sınırına dahil değildir. Ticari sırlar yazılımı, yazılımın temelini oluşturan fikri, mantığı ve teknik yapıyı korur.  [12]

 

TELİF HAKKI YASASININ YAZILIMLARIN KORUNMASINDA KULLANILMASININ NEDENİ

Telif hakkı, yazılım ve veri tabanları dahil olmak üzere çok çeşitli korumalar sağlarken, patent yasası yenilik gereksinimini karşılayan yazılımları korur ve ticari sırlar, gizliliklerini koruyan programları korur.

Bilgisayar programları sürekli gelişen dinamik oluşumlar olduğu için patent hukuku da bu gelişmelere ayak uyduramamaktadır. Bu durumda telif hakları daha kolay elde edilebilir ve uzun bir hizmet ömrüne sahiptir.

Telif hakkı, eserin varlığı ile birlikte doğmuş olması ve eser sahibinin ömrüne 70 yıl ekleyerek geçerliliğini sürdürmesi açısından da oldukça avantajlıdır.

Ancak en büyük sorun, ticari sırların ve patentlerin aksine, telif hakkının yazılım için temel olan fikirleri korumamasıdır.

 

AMERİKAN HUKUKUNDA DÜZENLEMELER

Gelişen teknoloji tüm ülkeler için yeni hukuki ihtiyaçlar doğurmuştur. Yazılımın çok kolay ve eksiksiz bir şekilde kopyalanabilmesi, insanların fikri mülkiyeti için büyük bir tehdittir.[13]  Yazılım alanında da ortaya çıkan bu ihtiyaçlara ilk tepkilerden biri de Amerika Birleşik Devletleri tarafından oluşturulmuştur. Bilgisayar programlarını fikri mülkiyet hukuku kapsamına giren ilk devlet Amerika Birleşik Devletleri'dir. ABD yasalarında, bilgisayar programları edebi eser olarak kabul edilir ve telif hakkına tabidir.

 

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKU BAĞLAMINDA DURUM

Fikri mülkiyet hukuku heterojen bir yapıda oluşmaktadır. Bu nedenle Avrupa Birliği'nde yazılımların koruma mekanizmasını patent hukuku, telif hakkı kanunu, marka kanunu, ticari sır kanunu gibi birçok alt başlığa ayırarak incelemek gerekmektedir. Anne yasası olarak bilinen ve 1970 yılında İngiltere'de yürürlüğe giren antlaşma, telif haklarının ve eser sahiplerinin korunmasına ilişkin ilk yazılı belgedir. 1960'lı ve 1970'li yıllarda fikri mülkiyet hukuku sadece somut eserleri koruma altına alıyordu, yani yazılım fikri mülkiyete dahil edilemiyordu.  Zaman içinde gelişen teknoloji ile birlikte AB hukukunda da yazılımların korunması sorunu ortaya çıkmıştır. Yazılımın öncelikle patent kanunu kapsamında korunmasının daha uygun olduğuna karar verilmiş ve daha sonra telif hakkı kapsamına alınmıştır.  [14]

Bilgisayar programları konusunun kamuoyu açısından önemine ilk kez AB tarafından yayınlanan Beyaz Kitap adlı belgede değinilmiştir. Bu belge, Yazılım hukukunun gelişmesine ivme kazandırması nedeniyle çok önemli bir adım haline gelmiştir. Bilgisayar programlarının fikri mülkiyet haline geldiğini göz önünde bulunduran devletler, bilgisayar programlarının korunmasına yönelik öneri, talep ve değerlendirmelerin bulunduğu Yeşil Kitap adlı bir belge yayınlamışlardır. 1989 yılında, Yeşil Kitap'ın öncülüğünde bilgisayar programlarının yasal olarak korunmasına ilişkin bir konsey direktifi önerilmiştir. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak, AB komisyonuna üye ülkeler tarafından yayınlanan belgeler, yazılımların korunmasının telif hakkı kapsamına alınmasını ve telif hakkı yasasının bir parçası haline gelmesini sağlamıştır.

 

 TÜRK HUKUKUNDA YAZILIMLARIN KORUNMASI

Dünya tarihinde telif hakkı ve yazılımların korunması alanındaki çalışmaların yanında Türk hukuku geri planda kalmıştır. Türk hukukunda ilk resmi telif hakkı tanımı yapan belge 1910 tarihli Hakkı Telif Kanunudur. Bu kanunun yürürlükten kalkmasına sebep olan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri koruma Kanunu uluslararası doktrine uyum sağlamak ve uluslararası antlaşmalara uygun olmak gerekçesiyle birçok kez değişime uğramıştır.1995 yılında yapılan değişiklik ile bilgisayar programları ilim ve edebiyat eserleri alt başlığına dahil edilmiştir.

 

SONUC

Telif haklarının gelişimi ve koruduğu düzen ele alındığında teknolojiyle beraber bir devrim yaşandığı söylenebilir. Teknolojik gelişmeler ışığında oluşturulan Bern konvansiyonu, Paris konvansiyonu ve Trips antlaşmasının öncülüğünde Bilgisayar programlarının fikri mülkiyeti de hayatımıza hızlı bir giriş yaşamıştır. Bilgisayar teknolojisi son yüzyıllarda oldukça hızlı gelişen ve hayatımızın tümünü etkisi altına alan bir alandır. Bu bağlamda hukukun yazılım ve programlama gibi konulardan bağımsız olması düşünülemez. Hukuki boyutu ele alındığında Ticari sır, Patent, Telif hakkı gibi korunma yollarına başvurulabilen bilgisayar programlarına en uygun koruma metodunun ne olduğu uzun yıllar tartışma konusu olmuştur. Bilgisayar programlarının korunmasında ilk adımın Amerika tarafından atılmasıyla başlayan hukuki süreç Avrupa birliği ülkelerinin çalışmalarıyla devam etmiştir. Ab tarafından önerilen Hukuki Koruma yönergesi yazılımların kamu yönünden incelemesini sağlamış daha sonra ise ab öncülüğünde telif hukuku kapsamına alınmasına karar verilmiştir. Bunun ardından birçok ülke Bilgisayar programlarını Telif Hakları kapsamında koruma altına almıştır. Sonuç olarak Yazılımlar birer fikir ürünü niteliği taşımaktadır ve buna dayanarak fikri mülkiyet hakları kapsamında değerlendirilmesi tüzel ya da gerçek kişilerin eserlerinin korunması açısından doğal bir zorunluluktur.



[1]   Leonard, T. S. (1978), ‘Intellectual Property’, Texas Tech Law Review, I:4, V:9, p.1121

[2] Smedinghoff, T. J. (1989-1990), ‘Developments in Software Copyright Law’, Software Law Journal, V:3, p.674-675

[3] (2012), ‘Paris Convention’, Manual of Patent Examining Procedure, V:8, p.1-18

[4] Geravis, Daniel (2012), The TRIPS Agreement: Drafting History and Analysis, 4th Edition, The UK, Sweet & Maxwell, p.260

[5] Rooijen, Ashwin van (2010), The Software Interface Between Copyright and Competition Law: a Legal Analysis of Interoperability in Computer Programs, Information Law Series Vol. 20, The Netherlands, Wolters Kluwer Law & Business, p.11  

[7] Paterson, Maximilian (2013), ‘Properly Protecting Code: Solving Copyright and Patent Rights Overlap via Computer Software Suitability in Copyright’, Intellectual Property Journal; Scarborough, I:2, V:25, p.176

[8] Yazıcı, Emine Sena (2019), ‘Intellectual Property Of Computer Programs Protection Within The Framework Of The Law’ (Masters), İstanbul Medeniyet University, Institute of Education p.17-18

[9] Sardesai, R. / Ram, M. J. (1998), ‘Protecting Intellectual Property Rights in Software: The Software Patent’, Loyola Consumer Law Review, I:2, V:11, p.100

[10] Oddi, A. (1993), ‘An Uneasier Case for Copyright Than for Patent Protection of Computer Programs’, Nebraska Law Review, I:2 V:72, p.352

[11] Oddi, A. (1993), p.370

[12] Syrowik, D. R. (1995-1996), ‘Software Patents--Just Make Good Thing Better’, Michigan Telecommunications and Technology Law Review, V:2, p.117

[13] Bozgeyik, Hayri / Altay, Hüseyin (2003), ‘Baytların Gerçekliği: İnternet  Çağında Ekonomik Aktivitelerin Düzenlenmesi’, BATİDER, I:2, V:22, p.253

[14] Aksu, Mustafa (2010), ‘Bilgisayar Programlarının Patent Hukuku Kapsamında Korunmadığı Yönündeki Görüşün Değerlendirilmesi’, V:I, Ankara, Turhan Kitabevi, p.141.

Lawyer portrait photo

Passus

passuslawblog@gmail.com