Dec 8, 2025

Tüketici Hakem Heyetlerinin Hukuki Statüsü Nedir?

Dec 8, 2025

Tüketici Hakem Heyetlerinin Hukuki Statüsü Nedir?

Tüketici hakem heyetleri, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan ve belirli bir parasal sınırın altında kalan uyuşmazlıkları çözmek amacıyla oluşturulan yapılardır. Kanun gereği, belirlenen parasal değerin altındaki uyuşmazlıklarda tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur; bu sınırın üzerindeki uyuşmazlıklarda ise heyetlere başvuru imkânı bulunmamakta, doğrudan tüketici mahkemelerinde dava açılması gerekmektedir.

Bu düzenlemenin temel amacı, usûl ekonomisi ilkesi doğrultusunda daha hızlı, etkili ve düşük maliyetli bir uyuşmazlık çözüm mekanizması sağlamaktır. Tüketici hukukunun özünde, uyuşmazlığın zayıf tarafı olan tüketicinin korunması bulunduğundan, tüketicinin en az giderle ve en kısa sürede hukuki sonuç elde edebilmesi bakımından usûl ekonomisinin gözetilmesi büyük önem taşımaktadır.

Tüketici Hakem Heyetlerinin Hukuki Statüsü

Tüketici hakem heyetlerinin hukuki statüsü, doktrinde oldukça tartışmalı bir konudur. Kurumun yapısı ve çalışma usulleri kanunla değil, esasen yönetmeliklerle belirlenmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi (AYM), bireysel başvurularda verdiği kararlarda heyetlerin hukuki niteliğini açıkça tanımlamaktan kaçınmış; bu da tartışmaların derinleşmesine yol açmıştır.

Statü tartışmalarının ilk odağı, tüketici hakem heyetlerinin bir “mahkeme” olarak kabul edilip edilemeyeceği sorunudur. Anayasada veya kanunlarda mahkeme kavramına ilişkin açık bir tanım bulunmadığından, değerlendirmeler çoğunlukla AYM’nin içtihatları çerçevesinde yapılmaktadır. AYM’nin belirlediği ölçütler dikkate alındığında tüketici hakem heyetlerinin mahkeme niteliği taşımadığı görülmektedir. Bunun temel gerekçesi, heyet üyelerinin hâkimlik teminatına sahip olmamalarıdır.

Buna karşılık Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) geniş mahkeme tanımı göz önüne alındığında, bir kurumun mahkeme sayılabilmesi için kanunla kurulması, bağımsız ve tarafsız olması yeterli görülmektedir. Doktrinde AYM ve AİHM'nin farklı mahkeme tanımları karşılaştırılarak heyetin konumu değerlendirilmekte ve bu farklı yaklaşımlar tartışmayı canlı tutmaktadır.

Tüketici Hakem Heyetlerinin Alternatif Uyuşmazlık Çözümü Niteliği Tartışması

Bir diğer tartışma, tüketici hakem heyetlerinin alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi (ADR) niteliği taşıyıp taşımadığıdır. Bir görüşe göre, ADR mekanizmalarında kararların bağlayıcı olmaması ve başvuru iradesinin gönüllülük esasına dayanması gerekir. Oysa tüketici hakem heyetlerinde kararlar bağlayıcıdır ve belirli parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklarda başvuru zorunludur; bu nedenle heyetin ADR kapsamında değerlendirilemeyeceği ileri sürülmektedir.

Buna karşılık bir diğer görüş, heyetin kararlarının bağlayıcı olması ve başvuru zorunluluğunun bulunması nedeniyle tüketici hakem heyetlerini “mecburi tahkim mercii” olarak kabul etmektedir. Böylece heyetin faaliyetinin yargısal niteliğe yakın bir zorunlu tahkim işlevi gördüğü savunulmaktadır.

Değerlendirme

Tüketici hakem heyetleri dar anlamda bir mahkeme niteliği taşımamakla birlikte, yürüttükleri faaliyet uyuşmazlık çözümüne dayalı yargısal bir işlev üstlenmektedir. Heyetler, bir uyuşmazlığın maddi vakıalarını değerlendirip bağlayıcı kararlar veren ve böylece yargı fonksiyonuna yakın bir rol icra eden kurumlardır.

Mecburi tahkimin Türk hukukundaki düzenlenişi dikkate alındığında, tüketici hakem heyetlerinin zorunlu tahkim niteliği taşıdığına ilişkin görüşün güçlü olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, doktrinde kesin bir görüş birliği bulunmamakta; kurumun hukuki niteliği tam anlamıyla oturmamış durumdadır. Bu nedenle tüketici hakem heyetleri, gerek yargı organlarının gerekse akademinin gündeminde tartışılmaya devam etmektedir.

Lawyer portrait photo

Passus

passuslawblog@gmail.com