Jul 16, 2025

Grev Ertelemesi Hususunun Anayasadaki Grev Hakkına Etkisi Ve Uygulamadaki Durum

Jul 16, 2025

Grev Ertelemesi Hususunun Anayasadaki Grev Hakkına Etkisi Ve Uygulamadaki Durum

I.            GİRİŞ

Grev hakkı, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını koruma amacı taşıyan temel bir hak olup, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 54. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Bununla birlikte, grev hakkı mutlak bir hak olmayıp, kanunla belirlenmiş şartlarda sınırlandırılabilir. Bu sınırlandırmalardan biri de, Cumhurbaşkanı tarafından genel sağlık veya milli güvenlik gerekçesiyle grevlerin ertelenebilmesidir.

 

    II.            GREV HAKKI VE YASAL ÇERÇEVESİ

Grev, toplu iş uyuşmazlıklarında çalışanların işverene karşı kullandığı önemli bir baskı aracıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda temel hak ve özgürlükler arasında yer alan grev hakkı, çalışanların ekonomik ve sosyal haklarını koruma amacı taşır. Ancak bu hak, mutlak bir hak olmayıp, Anayasa tarafından belirlenen belirli sınırlamalara tabidir. Grev hakkının kapsamı, kullanımı ve sınırları, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (SenTİSK) ile ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Sendika ve Toplu İş Sözleşmeleri Kanunu, grevin tanımını yaparak bu hakkın nasıl kullanılacağını açıklığa kavuşturmaktadır. Grev kararı alınması, uygulanması, grev yasakları ve grevin ertelenmesi gibi konular, Kanun’da titizlikle ele alınmıştır.

Ancak bazı durumlarda grev sadece işlevi dolayısıyla işverenlerin ekonomik çıkarlarını değil üçüncü şahısların güvenlik, sağlık gibi korunması gereken haklı menfaatlerini en önemlisi ise genel olarak kamu yararını ağır olarak zedeleyebilir. İşte bu gibi durumlarda grevin yasaklanması gündeme gelir. Gerçekten grev hakkı mutlak ve sınırsız değildir.[1] Ancak grevin Anayasal bir hak olması da gündeme alındığında bu hakkın hangi koşullarda yasaklanabilir olduğu hususu önem arz eder. Nitekim Anayasa’nın 54. maddesinde “Grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir.” hükmü yer almakta olup hakkın korunması için kanun koyucu tarafından böyle bir düzenlemeye gerek duyulmuştur. Grev hakkının kullanılması durumunda kamunun uğradığı zararın, işçilerin elde edeceği hak ve menfaatlere oranla ölçüsüz olacağının anlaşılması halinde grev hakkına müdahale edilebilmektedir. Bu müdahaleler ise uygulamada grev yasakları ya da grevin ertelenmesi kurumu olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

 III.            CUMHURBAŞKANININ GREV ERTELEME YETKİSİ

Grev hakkı ve bu hakkın sınırlandırılmasını içeren müdahale hakkı dünyada ilk kez 1947 tarihli Taft Hartley yasası ile birlikte ABD başkanına tanınmıştır. ABD başkanına tanınan grev erteleme yetkisi Türk yasa koyucular tarafından da dikkate alınmış ve bu bağlamda idareye “genel sağlık ve milli güvenlik” gerekçeleriyle grev erteleme yetkisi tanınmıştır.[2]

 

 IV.            GENEL SAĞLIK KAVRAMI

1930 tarihli Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 1. maddesinde genel sağlık kavramı şu şekilde açıklanmaktadır: “Memleketin sıhhi şartlarını ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bütün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele etmek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetişmesini temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar eylemek umumi devlet hizmetlerindendir” (Resmi Gazete, 1489: 8895). Türkiye’de halk sağlığını ilgilendirilecek işyerleri veya işkolları grev yasakları kapsamı içerisinde yer almaktadır. Grev, çalışanların toplu iş uyuşmazlıklarında haklarını savunmak için kullandığı, Anayasa ile güvence altına alınmış temel bir haktır. Ancak bu hak, mutlak olmayıp, kamu yararı ve özellikle halk sağlığı gibi kritik alanlarda belirli sınırlamalara tabidir.

Sağlık sektöründe, özellikle sanatoryumlar gibi ağır hastalıkların tedavi edildiği iş yerlerinde veya halk sağlığını doğrudan etkileyen iş kollarında gerçekleştirilen grevler, genel sağlık üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratabilir. Bu tür durumlarda, grev hakkının kullanımı ile kamu sağlığının korunması arasında hassas bir denge kurulması gerekmektedir.6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (SenTİSK), grevlerin halk sağlığını tehdit edebileceği durumlarda, Cumhurbaşkanı’na grev erteleme yetkisi tanımaktadır. Bu yetki, genel sağlığı veya kamu düzenini koruma amacı taşıyan grevlerin ertelenmesini mümkün kılar. Ancak, erteleme kararlarının yalnızca halk sağlığını doğrudan ilgilendiren iş kolları veya iş yerleriyle sınırlı olması kritik bir öneme sahiptir. Makalemize konu olan husus da tam burada ortaya çıkan problem olan bu sınırların genelliği ve genişliğidir.

 

    V.            MİLLİ GÜVENLİK KAVRAMI

17 Nisan 1963 tarihinde (Sayı: 11422) Resmi Gazetede yayınlanan Ulusal Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği (NSC) düzenlemesi, ulusal güvenliğin yerleşik bir tanımını sunmaktadır. maddesinde yer almaktadır. Ulusal güvenlik bu maddede, devletin düzeninin, ulusal varoluşun, birlik, siyasi kaygıların, sosyal, kültürel ve ekonomik çıkarların korunması olarak tanımlanmıştır. Bu tanım, milli güvenliğin sadece askeri tehditlerle sınırlı olmadığını, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve siyasi unsurları da içerdiğini göstermektedir. Grev hakkı bağlamında milli güvenlik, özellikle bazı iş kollarında veya stratejik sektörlerde grevlerin erteletilmesi veya yasaklanması için gerekçe olarak kullanılmaktadır. 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu (SenTİSK), milli güvenlik tehdidi oluşturabilecek grevlerin Cumhurbaşkanı tarafından ertelenebileceğini belirtmektedir. Ancak milli güvenlik kavramının geniş ve yoruma açık olması, bu yetkinin kötüye kullanılma riskini beraberinde getirmektedir. Bu durum, anayasal bir hak olan grev hakkının özü üzerinde zaman zaman olumsuz etkiler yaratabilmektedir.

 

 VI.            UYGULAMA VE YARGI KARARLARI IŞIĞINDA TÜRKİYE’DE GREV ERTELEMELERİ

 

Hukukumuzda grev yasakları gibi bir düzenleme varken bir de bunun üzerine Cumhurbaşkanına grev ertelemesi adı altında verilen yetki grev hakkının kullanılmasını fiilen imkânsız hale getiren bir etki doğurmakta ve bu yönüyle grev hakkının özüne müdahale oluşturmaktadır. Grev ertelemesi dendiğinde erteleme kavramında hareketle grevin yeniden kullanılabileceği gibi bir anlam ortaya çıksa da grev ertelemesi kararı alındığında 60 günlük arabuluculuk faaliyetinin ardından anlaşma sağlanamazsa grev kaldığı yerden devam

edememektedir. Arabuluculuk sürecinin niteliği itibari ile tarafları bağlayıcı bir kural ortaya çıkarmak değil, tarafları müzakereye davet ederek ve anlaşmalarına olanak sunmak olduğu acıktır. Bu kapsamda grev kararının tarafların anlaşamaması sürecinde alındığı uygulama sürecinde arabuluculuk süreci çoğu zaman tarafların anlaşmasına yol açmamakta, bu nedenle erteleme kararı grev hakkını işlevsiz hale getirmektedir.

 

Türkiye’de grev hakkının kullanımı sonucunda çoğu dönemde grev ertelemeleri ile karşılaşılmıştır. Erteleme kararları çoğunlukla cam, lastik, metal işkollarında gerçekleşen grevlere yönelik verilmiştir. 2014-2023 yılları arasında ertelenen 13 grevin çoğunluğu sayılan iş kollarında yer almıştır.[3] Danıştay 10. Dairesi’nin 1995/6497 E., 1997/3777K. sayılı ve 15.10.1997 tarihli “Yine bir grevin milli güvenliği bozucu nitelikte görülebilmesi için de, ülke ve devletin özel savunma ve güvenlik altına alınmasını zorunlu kılacak ciddi tehlikelerin ortaya çıkması gerekmektedir.”[4] Şeklinde bir bağlam kararı bulunmakta olsa dahi grev ertelenmesi hususunda hukuki bir güvenirlik sağlandığından söz etmek oldukça güçtür.

Örneğin Birleşik Metal-İş Sendikası'nın Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile yürütülen toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşmaya varılamaması üzerine bazı fabrikalarda başlattığı grevlerin 14 Aralık 2024 tarihinde Cumhurbaşkanı kararı ile ertelenmesi ve erteleme sebebi olarak yalnızca “Milli güvenliği bozucu nitelikte” [5] açıklaması yapılmış, milli güvenliği zedeleyen gerekçeler ortaya koyulmamıştır. Milli güvenlik ibaresi oldukça geniş bir bağlam ifade etmekle beraber anayasal bir hak olan grev hakkının sınırlanması sonucunu doğuran bir hususa sebep gösterilmiştir.

 

VII.            SONUÇ VE GÖRÜŞ

Grev erteleme kararları, grev hakkının kullanımını fiilen zorlaştıran ve bazen imkansız hale getiren bir etki yaratmaktadır. Bu durum, grev hakkının özüne müdahale niteliği taşıyabilir. Anayasal bir hakkın kamu yararı gerekçesiyle sınırlandırılmasının meşruluğu, sınırlamanın ölçülülüğü ve zorunluluğu ile değerlendirilmelidir.

Her ne kadar ortada bir mahkeme kararı bulunmasa dahi bu hususun hukuk devleti ilkesinin bağlantısı olan gerekçeli karar hakkını da ihlal ettiğinden söz edilebilir. “Gerekçeli karar hakkı” kavramında yer alan “gerekçe”; esbab-ı mucibe, yani gerektiren veya icap eden sebepler, bir kararın verilmesine dayanak olan hukuki ve fiili nedenlerin neler olduğundan ibaret açıklama olarak tanımlanabilir.[6]

Adalet, birey ve toplum ilişkilerinin kurulduğu her alanda tecelli etmelidir. Bu nedenle gerekçe; her uyuşmazlık bakımından yeterli olmalı, tarafları ve toplumu tatmin etmelidir. Karar aleyhine olan ve hukuka aykırı verildiğini iddia eden taraf da kararda ayrıntılı hukuki ve fiili gerekçeyi görebilmelidir. Her ne kadar bu hususlar mahkeme kararları açısından düzenlemiş olsa dahi bu tür kararlarda gerekçe eksikliği, hukuk devleti ilkesine gölge düşürebilir. 1982 Anayasası’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi idari işlemlerin gerekçeli olmasını zorunlu kılar. Hukuk devleti, keyfilikten uzak, her türlü işlemin hukuki denetime açık olduğu ve hesap verilebilirliğin sağlandığı bir sistemi ifade eder. Bunun yanında kanunla belirlenmiş çerçeve kavramlar olması dolayısıyla, grev erteleme kararı verilirken bu kavramların yorumlanmasında idarenin geniş bir takdir yetkisi vardır.

 

İdareye tanınan bu geniş takdir yetkisi, ölçülülük ve belirlilik ilkeleri yönünden denetlenmediği takdirde, grev hakkının özüne müdahale riski doğurmaktadır. Ayrıca Cumhurbaşkanı tarafından verilen grev erteleme kararlarının gerekçesiz ya da soyut ifadelerle sınırlı olması, idari işlemlerde gerekçelendirme zorunluluğunu ihlal etmekte, bu durum hukuk devleti ilkesine ve Anayasa’nın 125. maddesi gereği idarenin yargı denetimine açıklığı ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Nitekim neyin güvenliği tehdit ettiği ya da genel sağlığı tehlikeye düşürdüğü açık ve belirli sınırlar içerisinde açıklanmış değildir. Bu durum sonucunda sendikalar ve işçiler hak kayıpları yaşamakta hatta bazı durumlarda grev hakkı Anayasal korumasını yitirme tehdidi ile karşı karşıya kalmış olmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKCA

CANİKLİOĞLU, N. (2013), “6356 Sayılı Kanuna Göre Grev Yasakları ve Grevin Ertelenmesi”, Çalışma ve Toplum Dergisi, S:4, 289-316.

 

GÜNDÜZ, S./ DEMİR, Ö. (2007), “Türkiye’de Grev Ertelemelerinin Yasal Düzeni, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları”, C:5 S:2,s.87-89.

 

NARMANLIOĞLU, Ü. (2013), İş Hukuku II - Toplu İş İlişkileri, Yeni Mevzuata Göre Yazılmış 2. Baskı

 

ŞAHİN, Görkem S. , (2024),Grevin Ertelenmesi, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S: 175, s.423- 441.

 

TEMİZ, Hasan, E./ ÜNAL, Ömer, (2020) “TÜRKİYE’DE GREV HAKKI VE GREV ERTELEMELERİ”, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü e-dergisi, C:4, S:1,s. 47-66.

 

UŞAN, Fatih/ ERDOĞAN, Canan,(2020), “İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku”, Seçkin Yayınları, Ankara.

 

Sendikadan 'grev erteleme' kararına tepki: 'Anayasa'ya aykırı grev yasaklarını tanımıyoruz' - BBC News Türkçe S.E.T. 13.07.2025

 

Prof. Dr. Ersan ŞEN: Gerekçeli Karar Hakkı - Hukuki Haber S.E.T. 14.07.2025

 

Türk Hukukunda Grev Erteleme Kurumuna Dair Bir Bakış – Ürey Hukuk Bürosu S.E.T. 15.07.2025

 

 



[1] NARMANLIOĞLU, Ü. ,(2013), “İş Hukuku Iı - Toplu İş İlişkileri”, Yeni Mevzuata Göre Yazılmış 2. Baskı, s.535.

[2] GÜNDÜZ, S./ DEMİR, Ö. (2007), “Türkiye’de Grev Ertelemelerinin Yasal Düzeni, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları”, C:5 S:2,s.87.

[3] ŞAHİN, Görkem S. , (2024),”Grevin Ertelenmesi”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, S: 175, s.438.

[4] Benzer karar: Danıştay 10. Dairesi’nin 20036143E., 2006/2551K. sayılı ve 09.04.2006 tarihli kararı

[5] Sendikadan 'grev erteleme' kararına tepki: 'Anayasa'ya aykırı grev yasaklarını tanımıyoruz' - BBC News Türkçe S.E.T. 13.07.2025

[6] Prof. Dr. Ersan ŞEN: Gerekçeli Karar Hakkı - Hukuki Haber S.E.T. 14.07.2025

Lawyer portrait photo

Passus

passuslawblog@gmail.com