Jun 30, 2025

Dijital Miras: Sanal Dünyanın Geride Bıraktıkları

Jun 30, 2025

Dijital Miras: Sanal Dünyanın Geride Bıraktıkları

Dijital Miras: Sanal Dünyanın Geride Bıraktıkları


1.     Giriş

Teknoloji, günümüzde hayatın tüm alanlarına yön veren başlıca güçlerden biri haline gelmiştir. Bu dijital dönüşüm, hukuk düzenimizi de yeniden yapılandırma ihtiyacını doğurmuştur. Özellikle son yirmi yılda sosyal medya, çevrim içi hizmetler ve kripto paralar hayatımıza girmiştir. Bu dijital yenilikler, klasik malvarlığı anlayışını derinlemesine etkilemiş ve dönüştürmüştür. Malvarlığı yalnızca fiziksel unsurlardan ibaret değil; dijital varlıklar da bu bütünün ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir.

Bu gelişmelerle birlikte, hayatın bir gerçeği olan ölüm karşısında dijital varlıkların akıbeti ise hukuk dünyasında tartışılan ve önem kazanan bir mesele haline gelmiştir. Sosyal medya şirketleri kullanıcılarına ölüm sonrası hesaplarının nasıl yönetileceğine dair belirli seçenekler sunsa da özellikle ani ölümler veya beklenmedik durumlar sonucu yaşanan toplu can kayıplarında bireylerin böyle bir tasarrufta bulunamaması oldukça yaygındır. Bu da dijital mirasın hukuki niteliğini, kapsamını ve nasıl devredileceğini tartışmaya açmaktadır.

Yazının ilerleyen bölümlerinde, dijital mirasın kapsamı, mevcut hukuki düzenlemelerin yeterliliği ve dijital varlıkların hukuki statüsü ile sınıflandırmaları ele alınacaktır. Ayrıca, bu alanda karşılaşılan sorunlara yönelik öneriler sunulacaktır.

2.     Miras Kavramının Temelleri

2.1.Miras Nedir?

Miras, ölen kişinin geride kalan malvarlığıdır.[1] Miras hukuken tereke anlamında kullanılır. Ölen kişinin sağlığında sahip olduğu malvarlığı, ölümü ile tereke adını almaktadır. Mirasbırakanın miras yoluyla intikale elverişli özel hukuk ilişkilerinin tümüne tereke denir.[2]

2.2.Dijital Tereke (Dijital Miras) Nedir?

Dijital terekenin, klasik tereke kavramında olduğu gibi açık ve yerleşik bir tanımı henüz bulunmamaktadır. Bunun temel nedeni, bireylerin dijital ortamda sahip oldukları malvarlığı unsurlarının her geçen gün çeşitlenmesi ve kapsamının sürekli genişlemesidir. Ancak günümüz teknolojisinin sunduğu imkanlar doğrultusunda dijital tereke; sosyal medya hesapları, e-posta arşivleri, bulut depolama hizmetleri, dijital fotoğraf ve video arşivleri, kripto paralar ve NFT gibi yalnızca dijital ortamda var olabilen varlıkları içerebilmektedir. Bu varlıkların büyük kısmı, miras hukukunun geleneksel sistematiği içinde doğrudan yer bulmakta zorlanmaktadır. Bu nedenle, dijital terekenin kapsamı ve niteliği halen tartışmalıdır.[3]

3.     Dijital Mirasın Hukuki Statüsü: İntikal Meselesi

Dijital varlıkların miras yoluyla intikali konusunda henüz yasal bir düzenleme bulunmaması ve mevcut mevzuatın bu alana ilişkin açık ve kapsamlı düzenlemeler içermemesi nedeniyle, öğretide farklı görüşler ileri sürülmektedir. Bazı görüşler dijital varlıkların klasik malvarlığı unsurları gibi değerlendirilerek mirasçılara intikal edebileceğini savunurken, bazı yazarlar ise bu görüşe karşı çıkarak dijital varlıkların niteliği gereği miras hukukunun konusu olamayacağını ileri sürmektedir.

3.1.Doktrindeki Görüş Ayrılıkları

Dijital varlıkların intikalini reddeden görüş, dijital hesapların tek tip bir malvarlığı unsuru olarak değerlendirilemeyeceğini savunmaktadır. Zira her hesabın kullanım amacı, içeriği ve erişim biçimi farklılık göstermektedir. Özellikle kişisel nitelikli sosyal medya hesapları ve mesajlaşma içerikleri, sadece ekonomik değer taşımaz; aynı zamanda kişilik hakları, veri hakimiyeti ve üçüncü kişilerin mahremiyeti gibi anayasal değerlerle doğrudan ilişkilidir. Bu nedenle, dijital içeriklerin mirasçılara geçmesi hem mirasbırakanın hem de onunla etkileşimde bulunan kişilerin temel haklarını ihlal edebilir. Ayrıca bu görüş, kişisel verilerin miras yoluyla devredilmesinin, uzun vadede veri ticaretine kapı aralayabileceği ve kişisel bilgilerin ticarileştirilmesi gibi sakıncalı sonuçlar doğurabileceği endişesini de taşımaktadır.[4]

Dijital varlıkların intikalini kabul eden görüşe göre, dijital varlıkların ekonomik değer taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın mirasçılara geçmesi gerekir. TMK m. 653 gibi düzenlemeler, yalnızca parasal değeri olanların değil, manevi değeri olan unsurların da mirasçılara geçebileceğini ortaya koymaktadır. Ayrıca mirasın açılması ve geçişi konusunda TMK m. 599 ve m. 640 hükümleri de önem taşır. Dijital hesaplara şifreyle erişilebiliyor olması, bunların mirasçılara geçmesine engel değildir; tıpkı banka hesapları gibi bunlar da teknik araçlarla erişilen, ancak hukuken terekeye dahil varlıklardır. Hizmet sağlayıcılarla yapılan sözleşmelerde ölüm halinde hesabın silineceğine dair hükümler ise genel işlem koşulu niteliğindedir ve emredici miras hükümlerine aykırı olması nedeniyle geçersiz sayılır. Ayrıca, dijital içeriklerin ticari mi yoksa kişisel amaçla mı kullanıldığının net olarak ayrıştırılması uygulamada güçlükler doğurmakta ve çeşitli hukuki sorunlara neden olmaktadır. Anayasa’da yer alan özel hayatın gizliliği ve haberleşme özgürlüğü gibi haklarla miras hakkı arasında hiyerarşik bir üstünlük olmadığından, bu haklar gerekçe gösterilerek dijital verilerin devrini engellenemez. Bu nedenle, açık bir yasal yasak bulunmadıkça dijital varlıkların da terekeye dahil olduğu kabul edilmelidir.[5]

3.2.Yargıda Dijital Miras: Örnek Karar

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin ilamında da bu görüş benimsenmiştir. Karara konu olayda, tereke tespiti kapsamında yalnızca murisin taşınır ve taşınmaz malvarlığı değil, aynı zamanda Apple iCloud kimliği ve Gmail hesabı gibi dijital unsurların da tespitinin talep edildiği görülmektedir. Mahkeme, dijital hesapların artık ekonomik değer taşıyan varlıklar haline geldiği, sosyal medya ve dijital platformların reklam geliri gibi maddi karşılıklar doğurabildiği gerekçesiyle bu varlıkların terekeye dahil edilmesi gerektiğini değerlendirmiştir. Bu doğrultuda, murise ait dijital hesapların da TMK m. 599 kapsamında mirasçılara intikal etmesi gerektiği; dolayısıyla mahkemece yalnızca klasik malvarlığı değil, dijital malvarlığının da araştırılması ve tespiti gerektiği vurgulanmıştır. Böylece karar, dijital mirasın mirasçılara geçmesi gerektiğini savunan görüşü yargı uygulamasında da destekleyen güncel ve önemli bir örnek oluşturmaktadır.[6]

4.     Dijital Mirasın Sınıflandırılması ve Değerlendirilmesi

Geleneksel miras anlayışı, ağırlıklı olarak fiziksel malvarlığının paylaşımına odaklanırken; dijitalleşen çağda bireylerin dijital varlıkları da artık miras hukukunun sınırları içerisine girmeye başlamıştır. Sosyal medya hesapları, dijital albümler, kripto varlıklar ve e-posta içerikleri, bireyin dijital izlerinin ölüm sonrası akıbetini değerlendirmeye açık hale getirmiş ve dijital miras kavramını hukuki incelemelerin odağına taşımıştır. Dijital mirasın kimlere ve ne ölçüde devredilebileceği hususunda doktrininde ve uygulamada farklı yaklaşımlar bulunmaktadır.

Mirasbırakanın dijital varlıkları üzerindeki iradesi, geçerli bir ölüme bağlı tasarrufla açıkça ortaya konmuşsa, bu iradenin hukuken korunması gerektiği görüşündeyiz. Vasiyetname ya da miras sözleşmesi gibi kanunda öngörülen şekil şartlarına uygun belgelerle ifade edilen bu tür beyanlar, mirasbırakanın son arzusu olarak değerlendirilmelidir. Bu noktada, miras hukukunun kapsamına giren mevcut malvarlığı değerleri bakımından geçerli olan ölüme bağlı tasarrufların, dijital varlıklar yönünden de geçerlilik kazanması gerekmektedir. Öte yandan aynı şekilde, mirasbırakanın dijital içeriklerinin intikalini istemediğine dair açık bir iradesi mevcutsa, bu iradenin de hukuken tanınması gerekmektedir. Zira günümüzde dijital mecralar, yalnızca iletişim veya ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü alanlar olmanın ötesinde; bireylerin özel yaşamlarına ve sosyal etkileşimlerine dair izler taşıyan, aynı zamanda gizlilik ve mahremiyetin belirleyici olduğu dijital alanlara dönüşmüştür.

4.1.Dijital Varlıkların Sınıflandırılması

Dijital mirasın değerlendirilmesinde, her dijital varlığın aynı kategoride ele alınmaması gerekmektedir. Nitelik bakımından kişisel ve ekonomik dijital varlıklar arasında ayrım yapılması, hukuki çözüm önerilerinin sağlam bir temele oturmasını sağlar.

Kişisel dijital içerikler, bireylerin özel yazışmaları, günlük notları ve anıları gibi verileri kapsar. Bu tür içerikler mahremiyet kapsamında değerlendirilmelidir. Mirasçılara aktarımı ancak, mirasbırakanın açık bir irade beyanı ya da meşru bir hukuki yararın varlığı halinde mümkün olabilir. Aksi durumda, içerikte yer alan üçüncü kişilerin kişisel verilerinin ihlali riski doğabilir. Ekonomik nitelikli dijital varlıklar ise sosyal medya üzerinden yürütülen ticari faaliyetler, reklam gelirleri, kripto paralar ve NFT’ler gibi malvarlığı değeri taşıyan unsurları kapsar. Bu varlıklar, klasik malvarlığı unsurları gibi değerlendirilerek mirasçılara intikal edebilmelidir.

Özellikle sosyal medya hesapları üzerinden gelir sağlayan içerik üreticileri söz konusu olduğunda, bu hesapların markalaşma potansiyeli ve ticari değeri dikkate alınmalıdır. İçerik üreticisinin ölümü veya irade yetisini kaybetmesi hâlinde bu hesapların yönetimi çeşitli hukuki sorunlar doğurabilir. Uygulamada, hesapların yetkilendirilmiş kişilerce yönetilmeye devam ettiği görülse de bu durum, kullanıcı güvenini ve dijital kimliğin temsilini etkileyebilir. Sosyal medya hesaplarının devri, sadece ekonomik değil, aynı zamanda kişisel markanın ve dijital kimliğin sürdürülebilirliği bakımından da çok katmanlı bir hukuki değerlendirme gerektirmektedir.

Bu çerçevede, dijital hesapların belirli koşullar altında intikale elverişliliği, yani miras yoluyla devredilebilme potansiyeli olduğu savunulabilir. Ancak, dijital miras ve dijital varlıkların hukuki statüsü hakkında ulusal ve uluslararası düzeyde yasal düzenlemelerin henüz yeterince gelişmemiş olması, bu alanda önemli hukuki belirsizlikleri beraberinde getirmektedir. Bu durum, dijital varlıkların miras yoluyla intikali, yönetimi ve tasfiyesi süreçlerinde hukuki boşluklar oluşturarak hem mirasçılar hem de ilgili platformlar için çeşitli zorluklara yol açmaktadır. Bu zorluklara rağmen, dijital miras aktarımı şeffaf, denetlenebilir ve uzmanlık gerektiren bir süreçle gerçekleştirilmesi elzemdir.

Bir dijital hesabın hem kişisel[7] hem de ekonomik içerik barındırması halinde, daha özenli bir inceleme gereklidir. Böyle durumlarda, içeriğin niteliğine göre parçalı değerlendirme yapılmalı; her bir veri parçası ayrı ayrı incelenerek, niteliklerine göre işleme tabi tutulmalıdır. Bu hem miras hukukunun temel prensiplerine hem de kişisel verilerin korunması ilkelerine uygun bir çözüm yoludur.

5.     Dijital İçerikte Mahremiyet: Gizli Klasörler Üzerine

Günümüzde kullanılan birçok cihaz, kullanıcılarına içerikleri gizleme ve koruma imkânı sunmaktadır. Örneğin güncel cihazlarda yer alan 'gizli klasör' özellikleri, kullanıcıların bazı verileri diğerlerinden ayrı ve daha korunaklı biçimde saklamasına imkan tanımaktadır. Bu bağlamda önemli olan, kullanıcının içeriği gizli bir klasöre taşıyarak teknikten öte, bilinçli bir seçimle onu diğer dijital içeriklerden farklılaştırmak istemesidir. Yani kişi, verilerini sadece genel depolama alanında değil, ayrıca dışarıdan erişimi daha zor, özel bir alan içinde saklamayı tercih etmektedir. Bu durum, artık sıradan bir veri saklamanın ötesinde, kullanıcının o verilerle ilgili mahremiyet beklentisinin açık bir göstergesi olarak yorumlanmalıdır.

Her ne kadar şifre unutulduğunda cihaz hesabı üzerinden bu verilere yeniden erişim sağlanabilse de kişinin ölümünden sonra mirasçılar tarafından bu özel klasöre erişilmesi, yalnızca vefat edenin değil, içerikte yer alan üçüncü kişilerin de mahremiyetini ihlal edebilecek niteliktedir. Dolayısıyla, bu tür verilerin akıbeti değerlendirilirken, yalnızca dijital içeriğin varlığı değil, bu içeriğin nasıl bir niyetle ve hangi teknik yöntemlerle saklandığı da göz önünde bulundurulmalıdır.

Kanaatimizce, özellikle bu şekilde ayrıcalıklı klasörlerde tutulan veriler için, kişinin kişisel verilerin mahremiyeti hususunda özel bir koruma saikiyle hareket ettiği varsayılmalı ve bu verilerin ölüm sonrasında nasıl ele alınacağı konusunda daha dikkatli ve mahremiyet odaklı bir yaklaşım benimsenmelidir. Bu tür durumlarda değerlendirme, sadece miras hukuku çerçevesiyle sınırlı kalmamalı; aynı zamanda kişilik hakları ve özel hayatın gizliliği gibi anayasal ilkeler de dikkate alınmalıdır.

Ölen kişi, artık bu dünyada olmasa da geçmişte iletişimde bulunduğu üçüncü kişilerin yaşamları devam etmektedir. Bu tür fotoğraflar veya dijital veriler, yalnızca mirasçılar için değil, üçüncü kişiler için de hassas hukuki ve etik meseleleri gündeme getirebilir. Bu nedenle, dijital mirasın devrine ilişkin daha detaylı düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla dijital mirasın aktarımı, sadece miras hukukunun değil; veri koruma, ifade özgürlüğü ve teknolojik gelişmelerle uyumlu, çok boyutlu bir düzenleme yaklaşımını zorunlu kılmaktadır.

6.     Sonuç ve Öneriler: Dijital Miras İçin Yeni Bir Hukuki Yaklaşım

6.1.Dijital Mirasın Özel Olarak Düzenlenme İhtiyacı

Bu değerlendirmeler ışığında, aşağıda dijital mirasın hukuki rejimine ilişkin somut öneriler sunulmuştur. Günümüzde bireylerin dijital ortamdaki varlıkları giderek çeşitlenmekte ve önemli boyutlara ulaşmaktadır. Fakat hukukumuzda dijital varlıkların mirasa dahil edilip edilmeyeceği henüz açık bir şekilde düzenlenmemiştir. Bu nedenle, dijital mirasa ilişkin özel bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiği açıktır. Mevcut sistemin dijital olmayan malvarlıkları için öngördüğü klasik geçiş düzeninin, dijital varlıklar bakımından bire bir uygulanmasının hem teknik hem de hukuki açıdan yetersiz kaldığı görülmektedir. Şifre korumalı yapılar, platformların kullanıcı sözleşmeleri ve mirasçının kimlik doğrulama zorlukları, mevcut sistemin dijital varlıkların devrine elverişli olmadığını göstermektedir.

6.2.Dijital İçeriklerin Hukuki Niteliklerine Göre Ayrımı

Bu bağlamda, dijital varlıkların içerikleri ve niteliklerine göre farklı hukuki muameleye tabi tutulması gerektiği yönünde bir ayrım yapılmalıdır. Dijital olmayan malvarlıklarının mevcut Türk Medeni Kanunu hükümleri çerçevesinde geçişi devam ettirilmelidir.

Özellikle özel fotoğraflar, yazışmalar ve sosyal medya mesajları gibi kişisel nitelikteki dijital içeriklerin, kişisel veri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, bu tür verilere mirasçılar tarafından erişim konusunda tek tip bir düzenlemenin yetersiz kalacağı ortadadır. Bu noktada, bireylere içeriklerinin geleceği hakkında seçim imkanı sunulması hem kişilik haklarının korunması hem de miras hukukunun öngörülebilirliğini artırmak bakımından önemlidir.

Öte yandan, kripto paralar, NFT’ler ve sıcak cüzdanlar gibi dijital varlıklar, doğrudan malvarlığı değeri taşıdıkları için klasik miras hükümlerine uygun şekilde doğrudan intikale tabi olmalıdır. Nitekim 23.09.2020 tarihli Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüşü doğrultusunda, kripto paraların veraset ve intikal vergisine tabi olduğu belirtilmiş ve bu varlıkların miras yoluyla geçebileceği kabul edilmiştir.[8] Bu yaklaşım, kripto varlıkların ekonomik değerinin hukuk düzeni tarafından tanındığını göstermektedir.

6.3.Dijital Miras Kayıt Sistemi Önerisi

Kişisel ve ekonomik nitelikli dijital içeriklerin ayrıştırılarak değerlendirilmesi için önerilen çözüm ise merkezi bir “Dijital Miras Kayıt Sistemi’dir. Noterlik sistemiyle entegre edilecek bu dijital platform aracılığıyla bireyler, hayattayken hangi içeriklerin kimlere devredileceğini önceden belirleyebilir. Bu sistem kişilerin dijital içeriklerini kategorilere ayırarak (kişisel, aile içi, ticari vb.) ayrı ayrı irade beyanında bulunmalarına imkan tanımalıdır.  Bu sistem, irade açıklığını mümkün kılarken, ölüm sonrası ortaya çıkabilecek uyuşmazlıkları da büyük ölçüde önleyecektir. Aynı zamanda, kişisel verilerin korunması ve miras hukukunun işlerliği bakımından da güvenli ve denetim altında bir çözüm sunacaktır. Merkezi bir dijital miras kayıt sisteminin siber güvenlik açısından korunması, dijital varlıkların güvenli şekilde saklanması ve yalnızca yetkili kişilerin erişimini sağlayacak mekanizmaların titizlikle belirlenmesi gerekmektedir. Sosyal medya ve dijital hizmet sağlayıcılarının kullanıcı sözleşmeleri, hesapların ölüm sonrası mirasçılara devrini sınırlayabilir veya engelleyebilir. Bu nedenle, önerilen sistemin uluslararası dijital hizmet sağlayıcılarıyla uyumlu hale getirilmesi önem taşımaktadır.

Her ne kadar bu zorluklar, sistemin uygulanabilirliğine dair bazı tartışmaları gündeme getirse de dijital mirasa dair yapılacak hukuki düzenlemeler ve teknik altyapı çalışmalarıyla bu ihtilafların önemli ölçüde önüne geçilmesi mümkündür. Bu bağlamda geliştirilecek dijital miras rejimi, yalnızca bugünün değil; geleceğin toplumlarında bireyin dijital izine duyulan saygıyı da yansıtmalıdır.

Aysu Maide UYĞUN

[1] Öztan, B., & Gürpınar, D. (2022). Medeni hukuk'un temel kavramları. Yetkin Yayınları.

[2] Dural, M., & Öz, T. (2024). Miras Hukuku, 20. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul.

[3] MARAŞLI DİNÇ Yasemin, 2019. ‘’Ölümden Sonra Sosyal Medya Hesaplarının Hukuki Akıbeti: Dijital Miras’’ TBB Dergisi (142)

[4] Memiş, T., & Turgut, C. (2020). Dijital Miras Konusunda Gözden Kaçanlar. Beykent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi6, 201-216.

[5] İNCE AKMAN Nurten, 2018. ‘’Mirasbırakanın Dijital Bilgilerinin Mirasçılara Geçişi: Dijital Tereke’’ İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

[6] T.C. Antalya BAM 6. Hukuk Dairesi Esas-Karar No: 2020/1149 - 2020/905 

[7] Yalnızca kişisel kullanıma yarayan hesapların, TMK m. 653 kapsamında düzenlenmiş bulunan ‘özel anı değeri olan eşya’ kategorisinde değerlendirilerek mirasa konu olması gerektiği görüşü ileri sürülmektedir. MARAŞLI DİNÇ Yasemin, 2019. ‘’Ölümden Sonra Sosyal Medya Hesaplarının Hukuki Akıbeti: Dijital Miras’’ TBB Dergisi (142)  

[8]https://www.lexpera.com.tr/resmi-gazete-disindaki-kaynak/metin/60938891-120-01-02-09-gvk-3-1-33826-sayili-ozelge-2

Lawyer portrait photo

Passus

passuslawblog@gmail.com